• Kooperatifler Kanunu Bakımından Eşitlik İlkesi ile Mutlak Eşitlik - Nispi Eşitlik İlkeleri Ayrımı • Mutlak Eşitlik - Nispi Eşitlik Ayrımında Başvurulacak Ölçütler • Kooperatif Ana Sözleşmesi ile Mutlak Eşitlik - Nispi Eşitlik İlkeleri Arasındaki İlişki • Kooperatif Üyelerinin Statülerinin Tespiti
HUKUKÎ MÜTALAA*
A. GİRİŞ
Bursa Barosu üyesi Sayın Av. G. K., müvekkili Sınırlı Sorumlu Y. Arıtma Tesisi İşletme Kooperatifi ile A. Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. arasında Bursa 5. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde E: 2012 / 235, K: 2013 / 22 sayılı dosya üzerinden görülmüş ve karara bağlanmış bir uyuşmazlık bulunduğunu, müvekkilinin aleyhine olan mahkeme kararını temyiz etiğini belirterek şahsıma müracaat etmiş ve anılan dava hakkında yazılı bir hukukî mütalaa hazırlamamı talep etmiştir.
Sayın Av. G. K., müracaatında dava dosyasının bir örneğini tarafıma tevdi etmiştir. Dosya içindeki tüm belgeler objektif bir bakış açısıyla incelenmiş ve aşağıdaki bilimsel değerlendirmelere gidilmiştir.
B. İDDİA ve SAVUNMANIN ÖZETİ
I. Davacının Dava Dilekçesinin Özeti
Davacı A. Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., 15.03.2012 tarihli iki sayfadan ibaret dava dilekçesinde özetle davalı Sınırlı Sorumlu Y. Arıtma Tesisi İşletme Kooperatifi’nin üyesi olduğunu, kooperatifin kurup işlettiği arıtma tesisinden hizmet satın aldığını ve bu hizmetin bedelini debi birim fiyatı üzerinden ödediğini, kooperatifin üyelerine eşit davranmakla yükümlü olmasına rağmen bu ilkeye uygun davranmadığını, kooperatif yönetiminin 2005 ve 2006 yıllarında bazı üyelerine farklı birim fiyatı uyguladığı yönünde duyumlar aldığını, bu hususun açıklanması için davalı kooperatife Bursa 10. Noterliği aracılığıyla 12.12.2011 tarihinde 44290 yevmiye numaralı bir ihtarname keşide ettiğini, davalı kooperatifin Bursa 10. Noterliği aracılığıyla 19.12.2011 tarihinde 48567 yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile üyeler arasında farklı bir uygulamanın bulunmadığını bildirdiğini, kooperatif kayıtları üzerinde delil tespiti için talepte bulunduğunu, ancak bu talebin kooperatif üyelerinin kooperatif kayıtlarında her zaman inceleme yapma yetkisi olduğu gerekçesi ile Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012 / 24 D. İş sayılı dosyası ile reddedildiğini, inceleme talebinin kooperatif yönetim kurulunca değerlendirilmesi için girişimde bulunduğunu, ancak yönetim kurulunun inceleme izni vermediğini şifahi olarak bildirdiğini, inceleme talebinin reddi ile ilgili yönetim kurulu kararının bildirilmesi ve bir inceleme günü belirlenmesi için Bursa 10. Noterliği aracılığıyla 08.02.2012 tarihinde 6094 yevmiye numaralı bir ihtarname keşide ettiğini, kooperatifin bu talebe olumlu yanıt vermediğini, yeniden delil tespiti için talepte bulunduğunu, ancak bu talebin de Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012 / 612 D. İş sayılı dosyası ile reddedildiğini, bu gelişme üzerine dava açmak zorunda kaldığını, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinin kooperatif üyelerinin eşitliğini, 24. maddesinin de üyelerin bilgi edinme hakkını düzenlediğini, hâlbuki davalının üyeler arasındaki eşitlik ilkesine ve üyelerin bilgi edinme hakkına riayet etmediğini, bu nedenle davalının 2005 ve 2006 yıllarında eşitlik ilkesine aykırı davranarak ne kadar fazla tahsilat yaptığını bilemediğini iddia etmiş dolayısıyla da fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’lik belirsiz alacağının 15.12.2011 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.
II. Davalının Cevap Dilekçesinin Özeti
Davalı, davacının alacağının zamanaşımına uğradığını, ortaklarından katılım bedeli olarak ortaklık statüleri çerçevesinde endüstriyel üyeler için toplam debi miktarları uyarınca “katılım bedeli” adı altında bir kereye mahsus olmak üzere bir bedel tahsil ettiğini, her bir endüstriyel kooperatif üyesinin fabrikasına takılan ölçüm cihazı uyarınca sisteme aylık olarak bıraktıkları atık su için aylık hizmet bedeli ödediğini, katılım bedelinin arıtma sistemine ait tesise katılım ve tesisten yaralanma bedeli olarak alındığını, yönetim kurulunun ihale aşamasında ortaya çıkan tesis yapım bedeli için ortaklarından avans mahiyetinde katılım bedeli tahsil ettiğini, yönetim kurulunun 2005 yılının Nisan ayında aldığı karara ve davacının ortaklığa kabulü hakkındaki karara kadar 249.20 ABD doları birim fiyatı üzerinden endüstriyel ortak kabul ettiğini, yönetim kurulunun 2005 yılı içindeki 125 sayılı ve 07.04.2005 tarihli kararının 4. maddesinde:“ … Kooperatifimize muhtelif tarihlerde endüstriyel debi talebinde bulunan ve halen 11 adedi evsel atık kategorisinde kooperatifimiz üyesi bulunan firmalar ile 12 ve 13. sırada yer alan ve ilk defa kooperatifimize endüstriyel debi talebinde bulunan firmaların Yönetim Kurulumuzun 03.03.2005 gün 124 sayılı kararının 7. maddesindeki şartlar(ı) taşıdıkları belirlenen aşağıdaki 13 firmaya karşılarında yazılı miktarda endüstriyel debinin verilmesine ve katılım bedeli olarak önceki kararımız(ı) revize ederek 1 m3 debi fiyatının 375 USD olarak belirlenmesine, Ocak, Şubat, Mart 2005 katılım payı taksitlerinin Nisan, Mayıs, Haziran 2005 aylarına ait taksitlerinin üzerine eklenerek geriye kalan katılım paylarının 1 Temmuz 2005 - 31 Mart 2005 arası eşit taksitlerle ödenmesine, ödemelerle ilgili çek veya senetlerin ödeme planına uygun olarak kooperatifimize tesliminden sonra debi verilmesinin / üyeliklerinin kabulüne – A. Tekstil San. Tic. Ltd. Şti. nin Kestel İlçesi A.V.P mevkii pafta No.28 U 1. A, Ada No. 206.,6 nolu parselde 381.62 m3/gün debi ve Toplam Katılım payı KDV Dahil 143.108 USD … ” şeklinde karar alarak 13 üyenin endüstriyel ortak olarak kabulüne karar verdiğini, bu şirketlerin kooperatifin kuruluşunda ya hiç üye olmayan yahut endüstriyel atık üreten tesisler olmalarına rağmen gerçeğe uygun beyanda bulunmayarak daha az bedel ödemek suretiyle evsel atık kategorisinde üye olan şirketler olduğunu, 03.03.2005 tarihli yönetim kurulu kararında ise – ki bu kararın davacının da endüstriyel ortak olarak kabul edilmesini sağlayan 125 sayılı karar ile revize edildiğini “ … Kooperatifimize muhtelif tarihlerde endüstriyel debi talebinde bulunan ve halen evsel atık kategorisinde kooperatifimiz üyesi bulunan 16 firma ile üyemiz olmayan 3 firmada; - İlgili belediyeden 01/04/2004 tarihinden önce ruhsat almış olması halinde, - Halen geçerli yapı kullanma izni bulunması halinde, müracaatında talep ettiği debinin aşılmaması şartıyla endüstriyel debi ile ilgili proses, sistem ve makine parklarının istenmesine ve gerektiğinde yerinde inceleme yaparak durumun tespit edilmesi halinde, - Mevzubahis firmalardan Noterden tasdikli debi taahhütnamesi alınması halinde, bu firmalara verilecek endüstriyel debinin 1 m3 fiyatının 400 USD olarak belirlenmesine, - Katılım paylarının eşit taksitlerle 31/03/2006’ya kadar ödenmesini sağlayacak çek / senet verilmesi halinde, üyelik konusunun değerlendirilmesine … ” karar verildiğini, Kooperatifler Kanunu’nun eşitlik ilkesini mutlak anlamda bir eşitlik olarak öngörmeyip nispi eşitliği kabul ettiğini, bu çerçevede Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinin aynı statüde olan ortaklara aynı şartların sağlanması gerektiğini hükme bağladığını, aynı statüde bulunan ortaklara aynı şartların sağlanmasını öngören bu kurala riayet edildiğini, bu durumun yapılacak inceleme ile de ortaya çıkacağını, davacının ortaklığa kabul edildiği 07.04.2005 tarihi sonrasında, yeni üye olmayı talep eden hiçbir şirkete 375 ABD doları debi fiyatı dışında debi tahsisi yapılmadığını bu çerçevede yasaya aykırı bir davranış sergilenmediğini, davacı tarafın bugüne değin iki kez inceleme yönünde tespit talebinde bulunduğunu, oysaki Kooperatifler Kanunu’nun ortakların bilgi alma ve inceleme haklarını 24. maddesinde düzenlediğini ve ortakların incelemesine sunulacak kayıt ve belgeleri ve inceleme hakkının kapsamını belirlediğini, bu çerçevede kooperatif ortaklarının inceleme hakkını ilgili yıl genel kuruluna ilişkin olmak üzere ve genel kurul toplantısına sunulan yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetim raporu ile bilanço ve gelir tablosu hesapları ile sınırlandırdığını, davacı tarafça 2005 ve 2006 yılları genel kurul toplantılarında bu hususta bir bilgi edinme ve inceleme hakkının kullanılmamış olduğunu, genel kurul toplantı tutanakları ve haziran cetvellerinin bu durumu ispat ettiğini, ayrıca davacının Bursa 10. Noterliği aracılığı ile 12.12.2011 tarihinde keşide ettirdiği 44290 yevmiye numaralı ihtarı ile farklı fiyat uygulanıp uygulanmadığı hususunu sorduğunu ve uygulandı ise buna ilişkin kayıtların gönderilmesini istediğini, hâlbuki Kooperatifler Kanunu’nun inceleme ve bilgi edinme hakkını bu şekilde tanımlamadığını, dolayısıyla davacının kanunun çizdiği sınırı aşan bir talepte bulunduğunu, bu talebin Kooperatifler Kanunu hükümlerine aykırı olduğunu, davacıya Bursa 10. Noterliği aracılığı ile gönderilen cevabi ihtarnamede ortaklar arasında farklı fiyat uygulamasının söz konusu olmadığının bildirildiğini, davacı tarafın tespit talebinde bulunduğunu, ancak Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davacının tespit talebini reddettiğini, yapılan görüşmeler sonrasında davacının Bursa 10. Noterliği aracılığı ile bir ihtarname keşide ederek inceleme günü bildirilmesini istediğini, bu ihtara Kooperatifler Kanunu’na aykırı bir talebi dile getirmiş olması nedeni ile yanıt verilmediğini iddia etmiş ve anılan nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddedilmesi gerektiğini iddia etmiştir.
III. Davacının Cevaba Cevap Dilekçesinin Özeti
Davacı, 16.05.2012 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, davalının zamanaşımı savunmasının reddi gerektiğini, esasen üye ile kooperatif arasında ortaklık ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımının işlemeyeceğini, kaldı ki davalı kooperatifin üyeler arasında eşit işlem ilkesini ihlal eden eylemlerini 25.07.2011 tarihinde öğrendiğini dolayısıyla henüz 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını, Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinin nispi eşitlikten söz etmediğini, dolayısıyla davalının kanunda yer almayan bir kavrama dayanarak savunma yapmasının kabul edilemeyeceğini, davalının cevap dilekçesinde ortaklar arasında eşitlik ilkesini ihlal eden uygulamalarda bulunduğunu ikrar ettiğini, esasen davalının eşitlik ilkesini ihlal eden uygulamaları için dayanak olarak yönetim kurulunun 07.04.2005 tarihli kararını gösterdiğini, hâlbuki yönetim kurulunun genel kurulun yerine geçerek karar almasının mümkün olmadığını, Kooperatifler Kanunu’nun 24. maddesine göre her bir üyenin kooperatif kayıtlarını inceleme hak ve yetkisine sahip olduğunu, bu hakkın ana sözleşme veya kooperatifin organlarından birinin kararı ile engellenmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
IV. Davalının İkinci Cevap Dilekçesinin Özeti
Davalı ikinci cevap dilekçesinde, yargılamanın Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca basit muhakeme usulüne tabi olduğunu, HMK.m.317/f.3 uyarınca basit yargılama usulünde tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi verme hakkının bulunmadığını, bu nedenle davacının cevaba cevap dilekçesinin kabul edilemeyeceğini, zamanaşımı iddiasını tekrar ettiğini, zira zamanaşımının başlangıç anının ilgili bedelin ödenme zamanı olduğunu, bu açıdan bakıldığında zamanaşımı süresinin dolduğunun görüleceğini, ayrıca 5 yıllık zamanaşımı süresinin ilgili mali yılın bitimi ile birlikte başladığını, davacının fazla ödeme yaptığını daha sonradan öğrendiğine dair iddiasının kabul edilemeyeceğini, Kooperatifler Kanunu’nda eşitlik ilkesinin mutlak anlamda bir eşitlik olarak kabul edilmediğini, eşitlik ilkesinin nispi bir eşitlik olarak kabul edildiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, HMK.m.317 uyarınca davacının cevaba cevap dilekçesi verme hakkının bulunmadığını, dolayısıyla da davacının cevaba cevap dilekçesinde dile getirdiği yönetim kurulunun genel kurulun hak ve yetkilerini kullanamayacağı yönündeki iddiasının dikkate alınmasının mümkün olmadığını, kaldı ki somut olayda kooperatifin ana sözleşmesi incelendiğinde yönetim kurulunun genel kurulun yetkisine bırakılan her hususta karar alma yetkisine sahip olduğunun görüleceğini, davacı tarafın 2005 ve 2006 yıllarındaki genel kurullara katıldığını ve genel kurullarda bu dönemlere ilişkin olarak herhangi bir inceleme talebinde bulunmadığını, kooperatif ortaklarının bilgi alma haklarını ancak genel kurulda kullanabileceklerini, bu nedenle davacının bu yönde bir inceleme hak ve yetkisine sahip olmadığını, ayrıca davacının kooperatifin defter ve belgeleri üzerinde genel bir inceleme talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, davacının inceleme talebini somutlaştırması gerektiğini, tüm belge ve defterlerinin incelemeye alınmasının ticari sırlarının hukuka aykırı bir şekilde ifşa edilmesine neden olacağını, ayrıca davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmasının mümkün olmadığını zira davacının mevcut olduğunu iddia ettiği alacağının hesap edilebilir nitelikte olduğunu ileri sürmüştür.
V. Bilirkişi Raporunun Özeti
Mahkemece atanan bilirkişiler 06.12.2012 tarihli yedi sayfadan oluşan raporlarında özetle: “ … Davalı kooperatifin davacı firmayı 07.04.2005 tarihinde üye yapmış olduğu, bu üyelerden 1 bir debi için 375 USD talep ettiği, ancak bir ay öncesinde 03.03.2005 tarihinde almış olduğu kararda da talepte bulunan 2 üye için bir debi fiyatının 249,20 USD olarak belirlediği görülmüştür. Kooperatifler Kanunu eşitlik ilkesini Kooperatifler Kanunu 23. maddesinde hükme bağlamaktadır. Madde 23 … ; “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” şeklindedir. Eski üyeler ile yeni üyeler arasında mutlak bir eşitlik aramak doğru olmaz kanaatindeyiz. Çünkü kooperatifin kuruluşundan beri üye olan ve aidat ödeyen üye ile sonradan üye olan üye arasında bir fark olması olağandır. Ancak; 03.03.2005 tarihinde alınmış 2 üye den (K. Tekstil Ltd Şti – Ş. Boya Ltd Şti) 249,20 - USD talep edilir iken 07.04.2005 tarihinde üye alınanlardan 375 - USD talep edilmesi ve ayrıca bu kararların da genel kurulda müzakere edilmeden yönetim kurulu kararı ile alınmış olmasının takdiri sayın mahkemenize bırakılmıştır. Davacının dilekçesinde de belirttiği gibi; “Davacı davalı kooperatifin kurup işlettiği arıtma tesisinden hizmet satın almakta bedelini de belirlenen debi birim fiyatı üzerinden ödemektedir. Bu durumda davalı kooperatif sunmuş olduğu hizmet bedeli ile ilgili olarak aldığı (belirlediği) ücreti(n) kooperatif üyelik aidatı gibi değerlendirilmemesi gerekmektedir. Üyelik aidatlarında mutlak eşitlik olmalıdır. Ancak “Hizmet Satma” ile ilgili ücret belirlenmesinde döneme göre farklı fiyat tespiti kooperatif tasarrufundadır. Burada taraflar arasında bir akit vardır. Bir taraf istemez ise bunu kabul etmeyebilir. Ancak yukarıda belirttiğimiz eşitlik ilkesinin takdiri sayın mahkemenindir. Sonuç olarak: Davacının iddiasına göre incelenen Yönetim Kurulu kararına göre; Davacı ile birlikte ve bu tarihten sonra üye olanlarda farklı fiyat uygulaması olmadığı tespit edilmiştir. Ancak, bu tarihten önceki üyeler için farklı fiyat uygulandığı görülmektedir. Sayın Mahkemece Davalı kooperatifin önceki üye de sonraki üye de olsa farklı fiyat uygulanamayacağı veya bir ay öncesinde alınmış kararla üye alınan üyelerle bir ay sonra üye alınan üyeler arasında eşitlik olması gerektiği yönünde kanaat olması durumunda; 2005 yılında davacıya tahsis edilen 381,62 m3/gün debi karşılığı 375 USD m3 birim fiyatından (381,62 m3/ gün x 375 USD = 143.107,50 USD) hesaplanan ve davacıdan tahsil edilen bu tutardan, önceki üyelerden de talep edilen tutarın düşülmesi ile ( 381,62 x 249,20= 95.099,70) oluşan farkın davacıya iadesi gerekmektedir. … ”
VI. İlk Derece Mahkemesinin Kararının Özeti
Bursa 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin T: 17.01.2013, E: 2012 / 235, K: 2013 / 22 sayılı kararında şu sonuca varılmıştır:
“ … Davacının, davalı kooperatif üyesi olduğu, kooperatif üyelerinden eşitlik ilkesi gereği alınan aynı hizmet nedeniyle eşit ücretlendirme yapılması gerektiği Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi ile eşitlik ilkesinin getirildiği, kanunun aksine davalı kooperatif ayrı bir düzenleme yapamayacağı, aksine düzenleme yasal olmadığından alınan fazla aidatın davacıya iadesi gerektiği, bilirkişi tarafından fazla ödendiği hesaplanan 85.453,88 TL’nin davacıya iadesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne … ”
C. İNCELENMESİ GEREKEN HUKUKÎ SORUNLAR
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için üzerinde durulması gereken en temel mesele şudur: Davacıdan talep edilen katılım bedeli, davacının kendisi ile aynı ortaklık statüsünde bulunduğunu iddia ettiği diğer iki şirketten talep edilen katılım bedelinden fazladır. Bu durum Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki eşitlik ilkesini ihlal etmiş midir?
D. İNCELEME ve DEĞERLENDİRME
I. Eşitlik İlkesinin Anlamı
1. Genel Olarak
Kooperatiflerde ortakların hak ve borçlarının dayandırıldığı temel ilke eşitlik ilkesidir. Eşitlik ilkesi Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Anılan hükme göre:
“Ortaklar bu Kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde, hak ve vecibelerde eşittirler.”
Hemen belirtmek gerekir ki, eşitlik ilkesinden anlaşılması gereken ortaklar arasında sadece ve sadece mutlak anlamda bir eşitlik değildir. Doktrinde de isabetle belirtildiği üzere Kooperatifler Kanunu eşitlik ilkesini sadece “mutlak eşitlik” veya sadece “nispi eşitlik” olarak ele almamış bilakis düzenlemesinde her iki eşitlik türüne de yer vermiştir. Gerçekten de kanunda bazı haklar ve borçlar bakımından “mutlak eşitlik” ilkesinin bazı haklar ve borçlar bakımından da “nispi eşitlik” ilkesinin benimsendiği görülmektedir.
2. Mutlak Eşitlik
Herkese aynı hakkın tanınması veya aynı borcun yüklenmesi hâlinde mutlak bir eşitlikten söz edilir. Ortaklara aynı haklar tanınır veya aynı borçlar yüklenirken ortakların katkısının, özverisinin veya ortakların içinde bulunduğu şartların ve sebeplerin hiçbir etkisi olmayacaktır. Aslında ortaklar eşit durumda değildirler ama onlara eşit haklar tanınmakta ve eşit borçlar yüklenmektedir. Mesela ortaklardan her birine, sermaye payları ne olursa olsun ya da kooperatifle ilişkileri ne olursa olsun bir oy hakkı veriliyorsa ortakların oy hakkı bakımından mutlak eşitlik ilkesi benimsenmiş olur. Doktrinde Tekinalp’in de isabetle belirttiği üzere mesela 25 yaşındaki ortak da 50 yaşındaki ortak da hayat sigortası primi olarak aynı tutarı ödüyorsa veya ortakların ödeyeceği prim tutarı belirlenirken sağlıklı ya da hastalıklı olup olmamaları herhangi bir fark yaratmıyorsa ortaklar arasında prim ödeme borcu bakımından mutlak eşitlik ilkesi benimsenmiş olur(1).
Bu bağlamda oy hakkının yanı sıra ortaklara tanınan diğer haklar mesela iptal davası açma hakkı, sorumluluk davası açma hakkı gibi haklar mutlak eşitlik esas alınarak tanınmış haklardır.
3. Nispi Eşitlik
Farklı şartlar içinde bulunan veya farklı özelliklere sahip olan ortaklara, belirli bir objektif ölçü kullanılarak, hak ve menfaatin farklı ama göreceli olarak eşit şekilde sağlandığı ya da borcun farklı ama göreceli olarak eşit şekilde yüklendiği hâllerde nispi eşitlikten söz edilir.
Doktrinde Eriş’in de isabetle belirttiği üzere örneğin bir yapı kooperatifinde birkaç tipte farklı maliyeti olan konut yapılmasına karar verilmiş ve ortaklardan farklı aidatlar toplanmış ise düşük aidat ödeyen ortağa düşük maliyetli yüksek aidat ödeyen ortağa yüksek maliyetli konutların tahsis edileceği açıktır. Bu ihtimalde var olan eşitlik nispi nitelikte eşitliktir(2). Doktrinde Tekinalp’in verdiği örnek ve örnek ile ilgili olarak yaptığı değerlendirme de bu yöndedir(3): Ortaklardan (A), kooperatiften 10.000.000 TL, (B) ise 100.000.000 TL alım yapmışsa bir diğer söyleyişle gelir gider farkından (A), (B)’nin 1/10’u oranında yararlanıyorsa ikisi de eşit yararlanıyor demektir. (A)’nın 1 birim yarar elde ederken (B)’nin 10 birim yarar sağlaması (A)’nın 10 birim katkıda bulunurken (B)’nin 100 birim katkıda bulunmasından kaynaklanmakta ve elde ettikleri menfaat de yaptıkları katkı ile doğru orantılı olarak eşit bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de konuya ilişkin kararlarından ilkesel nitelikte olan T: 03.03.1981, E: 1981 / 287, K: 1981 / 910 sayılı kararında mutlak eşitlik ve nispi eşitlik ayrımı üzerine aynen şu açıklamalarda bulunmuştur:
“ … 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca, kooperatif ortakları, bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Bu maddeye göre, ortaklar yönünden hak ve yükümlülüklerde eşitlik ilkesi, Türk Hukuk sisteminde buyurucu (emredici) bir yasa hükmü olarak öngörülmüştür.
Kişi ortaklıklarında ve bunun bir nevi olan kooperatif ortaklıklarında eşitlik ilkesi, mutlak ve nispi olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak eşitlik, ortaklar arasındaki farklılık-ları göz önüne almadan ve değerlendirmeden tanınan eşitliktir. Ortakların kooperatife katkıları ne olursa olsun, her ortağa genel kurulda bir oy vermek veya genel kurul kararlarının iptalini istemek hakkı gibi (Koop. K. m. 48, 53). Nispi eşitlik ise; ortakların çeşitli nedenlerden doğan farklı durumlarını göz önüne alarak değerlendirmek ve sonuçta eşit olacak biçimde de bir ölçü uygulanmaktadır. Gelir-gider farkının (risturn) bölüşülmesi, ortakların işlemleri oranında yapılması gibi (Koop. K. m. 38).
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun mutlak eşitliği öngördüğü hükümlerde, istisnasız buyurucu nitelik bulun-duğu halde, nispi eşitlikte buyurucu veya yorumlayıcı hükümler düzenlenmiştir. Fakat söz konusu yasanın, sadece eşitlik ilkesinden söz ettiği mutlak veya nispi eşitlik ayrımı yapmadığı, dolayısıyla mutlak eşitliği öngördüğü ileri sürülebilirse de, asıl amacı kooperatiflerde hiçbir şekil ve ölçüde keyfi harekete yer vermemektedir. Mutlak eşitliğin veya nispi eşitliğin yasa tarafından buyurucu hüküm olarak öngördüğü hallerde bu hususun aksi ana sözleşme ile düzenlenemez. Bunun dışında eşitlik ilkesine uygun biçimde, eşitsizlik de yaratmamak kaydı ile ana sözleşme ile istenilen hususlara da yer verilebilir özellikle, nispi eşitliği sağlayan ölçü, kooperatif amacının elde edilmesine yardım ediyorsa, gerek ana sözleşme ve gerekse ana sözleşmede düzenlenmemiş olsa bile, usulüne uygun olarak alınan genel kurul kararları ile de kabul edilebilir. … ”
4. Her İki İlkenin Uygulama Alanının Belirlenmesi
Yukarıda incelediğimiz Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hangi durumlarda mutlak eşitliğin hangi durumlarda nispi eşitliğin uygulanması gerektiği konusunda herhangi bir kıstas getirmemektedir. Bu konuda doktrinde Tekinalp tarafından yapılan açıklamalar meseleye ışık tutacak niteliktedir(4):
“ … Ortağa tanınan hak, bir yararlanma, elde etme, menfaat sağlama hakkı değil de koruyucu bir hak ise eşitlik mutlak olmalıdır ... (ortağın) genel kurul kararı aleyhine iptal davası açması için, kooperatifle yaptığı alış-verişin esas tutulmasına; bilgi almak için ödediği primin yüksekliğine; yöneticilere sorumluluk davası yöneltmesi için teslim ediminin tutarına bakmaya gerek yoktur. Son örneklerde ortak, maddi bir yarar elde etmemekte, bir hakkı korumaktadır.
Maddi yararın, bir katkıdan faydalanmanın, bir iktisabın, desteklenmenin, dayanışmadan istifade etmenin söz konusu olduğu durumlarda nispi eşitlik söz konusu olur. … ”
II. Eşitlik İlkesinin Somut Uyuşmazlıktaki Sonuçları
Yukarıda açıklanan ilkeleri somut uyuşmazlığa uyguladığımızda şu hususların dikkati çektiği görülmektedir.
Davacının davalı kooperatifin ortağı olduğu hususunda herhangi bir tereddüt yoktur. Davacı şirket ile davalı kooperatif arasındaki bu ortaklık ilişkisine Kooperatifler Kanunu’nun ilgili hükümlerinin ve yine davalı Kooperatifin ana sözleşmesindeki kuralların uygulanacağı açıktır.
Davalı kooperatife ortak olanlar ya “evsel atık üreten” ya da “endüstriyel atık üreten” konumundadırlar. Davalı kooperatifin ana sözleşmesinin “ortalık şartları” kenar başlığını taşıyan 10. maddesinin 2. fıkrasına göre kooperatife, esasen kooperatifin çalışma bölgesi içerisinde “evsel atık üreten” ya da “endüstriyel atık üreten” iş yeri veya konutların maliki, kiracısı veya bunlardan yararlanma hakkına sahip olanlar ortak olabilmektedir.
“Evsel atık üreten” işletmelerin malikleri ile “endüstriyel atık üreten” işletmelerin malikleri kooperatife ortak olurken katılım payı ödeme yükümlülüğü bakımından farklı muameleye tabi tutulmuşlardır. Uyuşmazlığa bu açıdan bakıldığında herhangi bir tartışma söz konusu değildir. Zira ortada ortaklar arasında korunması gereken eşitlik ilkesine aykırı bir durum bulunmamaktadır. Esasen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin, T: 21.02.1995, E: 7752, K: 2319 sayılı kararında da isabetle belirtildiği üzere Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki eşitlik hâlini “aynı durumda bulunan ortaklar arasında eşitlik” olarak kabul etmek gerektiği açıktır(5).
Ancak, davacı, “endüstriyel atık üreten” bir işletmenin maliki oluğunu, kendisi katılım payı öderken atık su için metre küp birim fiyatı olarak 375 ABD dolarının esas alındığını; hâlbuki diğer “endüstriyel atık üreten” işletme maliklerinin katılım payı öderken atık su için metre küp birim fiyatı olarak 249,20 ABD dolarının esas alındığını, bunun da eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Biz bu iddianın şu şekilde incelenmesi gerektiği kanaatindeyiz: Davalı kooperatif, uyuşmazlığın çıkış noktasını oluşturan yönetim kurulu kararını 03.03.2005 tarihinde 124 sayılı toplantısında almıştır ve kararda uyuşmazlığın çözümüne hizmet edeceğini düşündüğümüz iki temel nokta bulunmaktadır.
Bunlardan biri 6 numaralı karar, diğeri ise 7 numaralı karardır. Davalı kooperatifin yönetim kurulunun 03.03.2005 tarihli kararının 6. maddesinde (a) ve (b) fıkraları aynen şu şekilde kaleme alınmıştır:
“ … a) Projede debisi bulunan ve gerek sözlü gerekse yazılı olarak üye olmaya davet edilen firmalardan üyelik müracaatında bulunan B.K. Kitap Kırtasiye Tekstil Pazarlama San. Tic. Ltd Şti’nin … toplam katılım payı KDV dahil 39.772 USD olarak üyeliğinin kabulüne,
b. Projede debisi bulunan ve gerek sözlü gerekse yazılı olarak üye olmaya davet edilen firmalardan üyelik müracaatında bulunan Ş. Boya Apre Emp. Tekstil San Tic. Ltd. Şti’ nin… toplam katılım payı KDV dahil 149.346 USD olarak üyeliğinin kabulüne … ”
Davalı kooperatifin yönetim kurulunun 03.03.2005 tarihli kararının 7. maddesi ise aynen şu şekilde kaleme alınmıştır:
“ … Kooperatifimize muhtelif tarihlerde endüstriyel debi talebinde bulunan ve halen evsel atık kategorisindeki kooperatif üyesi bulunan 16 firma(ya) … verilecek endüstriyel debinin 1 m3 fiyatı… 400 USD olarak belirtilmiş olup … ”
Hemen hatırlatmak gerekir ki bu karardaki tutar davalı kooperatifin yönetim kurulunun 07.04.2005 tarihli 125 numaralı kararı ile değiştirilmiştir. Anılan karara göre:
“ … Kooperatifimize muhtelif tarihlerde endüstriyel debi talebinde bulunan ve halen 11 adedi evsel atık kategorisinde kooperatifimiz üyesi bulunan firmalar(a) … katılım bedeli olarak önceki kararımızı revize ederek 1 m 3debi fiyatının 375 USD olarak belirlenmesine … ”
Davacı bu yönetim kurulu kararlarından yola çıkarak kendisinden yaklaşık bir ay önce kooperatif ortaklığına kabul edilen B.K. Kitap Kırtasiye Tekstil Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti. ile Ş. Boya Apre Emp. Tekstil San. Tic. Ltd. Şti.’nin ödeyecekleri katılım payını saptarken atık su metre küp birim fiyatı olarak 249,20 ABD dolarının esas alındığını; hâlbuki anılan şirketlerle aynı kategoride yer almasına rağmen kendisinin ödeyeceği katılım payı saptanırken atık su metre küp birim fiyatı olarak 375 ABD dolarının esas alındığını, farklı bedel uygulamasının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu iddia etmiştir.
Kanımızca yukarıda zikredilen bu kararlardaki en önemli detay şudur: Davacı ile B.K. Kitap Kırtasiye Tekstil Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti. ve Ş. Boya Apre Emp. Tekstil San. Tic. Ltd. Şti. aynı kategoride yer almamaktadırlar. Her üç şirketin de “endüstriyel atık üreten” şirket olduğu hususunda bir tereddüt yoktur. Ancak dikkat edilecek olursa:
- Gerek B.K. Kitap Kırtasiye Tekstil Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti. gerekse Ş. Boya Apre Emp. Tekstil San. Tic. Ltd. Şti. “projede debisi bulunan ve gerek sözlü gerekse yazılı olarak üye olmaya davet edilen” konumundadır.
- Davacı A. Tekstil San. Tic. Ltd. Şti. ise “endüstriyel debi talebinde bulunan ve halen evsel atık kategorisindeki kooperatif üyesi” konumundadır.
O hâlde davacı ile diğer iki şirket aynı nitelikleri haiz olmadığına göre davacının katılım payı saptanırken, diğer iki şirketin katılım payı saptanırken esas alınan atık su metre küp birim fiyatından (249,20 ABD doları) daha yüksek bir atık su metre küp fiyatının (375 ABD doları) esas alınmasında Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki eşitlik ilkesini ihlal eden bir durum söz konusu değildir. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi hükmün aradığı eşitlik “aynı durumda bulunan ortaklar arasında eşitlik”tir. Hâlbuki bir kez daha vurgulayacak olursak davacı ile diğer iki şirket aynı durumda değildir. Gerçekten de davacı ortak sıfatını değiştirmekte “evsel atık üreten” işletme maliki statüsünden çıkıp “endüstriyel atık üreten işletme” maliki statüsüne geçmektedir. Davacının kendisiyle kıyasladığı diğer iki şirket ise böyle bir statü değişikliği yapmamaktadır onların projede baştan beri debisi bulunmaktadır ki bunun anlamı şudur:
Kooperatifin bir işletmenin malikini ortaklığa kabul ederken uygulaması şu şekilde olmaktadır. Ortaklığa kabul edilecek malik “evsel atık üreten” bir işletmenin maliki ise bu tarz bir işletmenin atıklarının arıtılması kooperatifin arıtma tesisi için ek bir maliyet veya ek bir külfet getirmemektedir. Dolayısıyla bu gibi işletmelerin malikleri ortaklığa kabul edilirlerken işletmedeki kişi sayısı esas alınarak bir bedel saptanmakta ayrıca bu işletmelerin maliklerine her ay bu bedel üzerinden bir de “hizmet bedeli” faturası kesilmektedir. Bu gibi işletmelerin malikleri ilaveten kooperatifi geliştirme fonu için 650 TL, sermaye payı için de 100 TL ödemede bulunmaktadırlar.
Hâlbuki durum “endüstriyel atık üreten” işletmelerin malikleri için farklıdır. Onlar da ortak sıfatını kazanırken kooperatifi geliştirme fonu için 650 TL, sermaye payı için de 100 TL ödemektedirler ama yaptıkları ödeme bunlarla sınırlı kalmamaktadır. Zira endüstriyel atık üreten işletmelerin, arıtma tesisine hangi miktarda atık su bırakacağı, kooperatifin arıtma tesisinin hangi kapasiteyle, hangi maliyet ve şartlarla çalışacağının belirlenmesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Kooperatif, bu nedenle bu gibi işletmelerin sisteme ne miktarda endüstriyel atık su bırakacağını ölçmek zorunda kalmakta, bu amaçla da işletmenin atık sularının kooperatifin arıtma tesisinin havuzuna erişebilmesi ve dökülebilmesi için hat ve debimetre düzeni kurmaktadır. Davalı kooperatif, bu nedenle endüstriyel atık üreten işletmelerin maliklerinden onları ortaklığa kabul ederken tesis maliyetlerine katılımda bulunmaları için “katılım bedeli adı” altında bir bedel ödemelerini talep etmektedir. Bu “katılım bedeli” hesap edilirken de işletmelerin sisteme bıraktıkları atık su miktarı üzerinden bir tutar belirlenmektedir. Bu tutar davacı için 1 m3 atık su için 375 ABD doları olarak, davacının kendisi ile kıyasladığı ve böylelikle de eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia ettiği diğer iki şirket için ise 1 m3 atık su için 249,20 ABD doları olarak belirlenmiştir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında şu tespitin yapılması gerekmektedir. Davacının kendisi ile kıyasladığı iki işletme (şirket) kooperatifin kuruluşundan beri kooperatif yönetim kurulu kararındaki ifadesi ile “projede debisi bulunan” ve “üye olmaya davet edilen” iki şirkettir. Bir diğer söyleyişle bu iki şirketin sisteme “endüstriyel atık” bırakacağı başından beri bilinmektedir dolayısıyla da kooperatif kendi arıtma tesisinin kapasite ve çalışma koşullarını buna göre planlayabilmiştir. O nedenle bu iki şirket ortaklığa kabul edilirken onlardan sisteme bıraktıkları atık su için 1 m3 başına 249,20 ABD doları talep edilmiştir. Hâlbuki davacı için durum farklıdır. Davacı, kooperatif yönetim kurulu kararındaki ifadesi ile “projede debisi bulunan” ve “üye olmaya davet edilen” konumda değildir. Davacı, kooperatife başlangıçta “evsel atık üreten” işletmenin maliki sıfatıyla ortak olmuş; ancak daha sonra maliki olduğu işletmenin gerçekte “evsel” değil de “endüstriyel” atık ürettiği anlaşılmış ve o da kooperatifin bu durumu tespiti ve haklı uyarısı üzerine ortaklık statüsünü değiştirmek zorunda kalmıştır. İşte bu nedenle de yani gerçekte sisteme “evsel atık” değil de “endüstriyel atık” bıraktığı baştan itibaren bilinemediği için kendisinin diğer iki şirket gibi sisteme ne kadar endüstriyel atık su bırakacağı göz önünde bulundurulamamış bir diğer söyleyişle kooperatif, arıtma tesisinin kapasitesini ve çalışma koşullarını bu durumu dikkate alarak planlayamamış ve davacının ödeyeceği katılım bedeli bu durumun sonradan ortaya çıkmış olmasının kooperatife getirdiği ek külfet ve maliyetler esas alınarak 1 m3 atık su için 375 ABD doları olarak belirlenmiştir.
Esasen davalı da cevap dilekçesinde aynen şu açıklamalarda bulunmuştur:
“ … Davacı yan Kooperatife öncelikle evsel kategoride ortak olmuştur. Ancak daha sonra kooperatifçe yapılan tespitlerde ve Kooperatifin tüm üyelerine yapmış olduğu üyelik statüsünün doğru olarak bildirilmesi ve buna uygun katılım bedeli ödenmesi aksi halde yapılacak tespitlerde buna aykırı davranan üyelere katılım bedellerinin % 50 cezalı olarak ödettirileceği yönündeki çağrıya uymak suretiyle yönetim kurulunun 07.04.2005 tarihli yönetim kurulu kararı ile 381,62 m3 gün debi ile ve Debi m3 birim fiyatı 375 USD’den ortaklığa kabul olunmuştur (EK 1 125 sayılı yönetim kurulu kararı). Ödemesi gereken bedeller de davacı yana 12.04.2005 tarihinde bildirilmiştir (Ek 2 Bildirim yazısı). Davacı bu debisi karşılığı 143.107,50 USD katılım bedeli ödemesi yapmıştır.
Akabinde 15.06.2010 tarihinde şirketin 2009 ve 2010 yılları kayıtlı debisinin incelenmesinde kayıtlı debinin 381,62 m3 / gün olmasına karşın kooperatif sistemine verilen günlük atık su miktarının 1290,00 m3 gün seviyelerine yükselmiş olduğu tespit edilmiş ve Yönetim Kurulunca 17.05.2010 tarih 201 nolu karar çerçevesinde bu miktarda ilave debi satışı yapılmasına karar verildiği, ilave debi rakamı olan 908,38 m3 gün ilave debi için m3 başına 375 USD katılım bedeli hesabıyla toplamda 340.642,50 USD nin vade farksız 12 eşit taksitte kooperatife ödenmesi gerektiği belirtilmiştir (EK 3 15.06.2010 tarihli yazı). … ”
Kanımızca meselenin, uyuşmazlığın çıkış noktasını oluşturan yönetim kurulu kararının detayları, ortakların nitelikleri, davalının uyuşmazlığa konu yönetim kurulu kararının sebeplerine ilişkin savunmaları dikkate alınarak incelenmesi gerekirken sadece bilirkişi raporundaki rakamsal belirlemeler dikkate alınarak karara bağlanması doğru olmamıştır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki uyuşmazlığa konu yönetim kurulu kararından sonra davacı ile birlikte ortak olanlara veya daha sonra ortak olanlara farklı bir fiyat uygulanmamıştır. Bu da eşitlik ilkesinin ihlal edilmediğini teyit eden bir başka olgudur. Nitekim mahkemece atanan bilirkişilerce hazırlanan raporda da:
“ … Davacının iddiasına göre incelenen Yönetim Kurulu kararına göre; Davacı ile birlikte ve bu tarihten sonra üye olanlarda farklı fiyat uygulaması olmadığı … ”
sonucuna varılmıştır.
E. SONUÇ
Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi ile kabul edilen eşitlik hâli aynı durumda olan ortaklar arasında eşitlik hâlidir. Hâlbuki somut uyuşmazlıkta davacı ile davacının kendisini kıyasladığı şirketler aynı durumda değildir. Davacının kendisi ile kıyasladığı iki şirket kooperatif yönetim kurulu kararındaki ifadesi ile “projede debisi bulunan” ve “üye olmaya davet edilen” konumunda iken davacı “projede debisi bulunan” ve “üye olmayan davet edilen” konumda değildir. Davacı, kooperatife ortak olurken maliki olduğu işletmenin “evsel atık üreten” işletme olduğunu beyan etmesine rağmen sonradan işletmesinin gerçekte “endüstriyel atık üreten” bir işletme olduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın çıkış noktasını oluşturan yönetim kurulu kararının detayları, davacının kendisi ile kıyasladığı iki şirketin ortaklığa kabul edildikleri sıradaki statüleri ve davalı kooperatifin davacının başlangıçtan beri “endüstriyel atık üreten” bir işletmenin maliki olmasına rağmen bu sıfatla ortak olmayıp “evsel atık üreten” bir işletmenin maliki imiş gibi ortak olduğuna, bu olgunun kooperatif açısından olumsuz bir durum yarattığına, davacının ortaklık statüsü değiştirilirken kendisini kıyasladığı iki şirketten daha yüksek bir tutarın esas alınmasının sebebinin bu olgular olduğuna dair iddialarının ele alınması gerekirken bu konuda herhangi inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesi isabetli olmamıştır.
BURSA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN KARARI
(T: 17.01.2013, E: 2012 / 235, K: 2013 / 22)
“ … Dava, kooperatif üyesi olan davacının fazla alındığını iddia ettiği aidatın iadesine ilişkin kısmi alacak davasıdır. …
Davacının, davalı kooperatif üyesi olduğu kooperatif üyelerinden eşitlik ilkesi gereği alınan aynı hizmet nedeniyle eşit ücretlendirme yapılması gerektiği Kooperatifler Kanununun 23. maddesi ile de eşitlik ilkesinin getirildiği, kanunun aksine davalı kooperatif ayrı bir düzenleme yapamayacağı, aksi düzenleme yasal olmadığından alınan fazla aidatın davacıya iadesi gerektiği bilirkişi tarafından fazla ödendiği hesaplanan 85.453, 88 TL’nin davacıya iadesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kuruluştur.
HÜKÜM:
1- Davanın KABULÜ ile; 85.453,88-TL’nin temerrüt tarihi olan 15.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
… Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.”
YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ’NİN KARARI
(T:16.09.2013, E:2013 / 3004, K:2013 / 5420)
“ … Dava, fazla ödendiği ileri sürülen katılma bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde, alacağın belirsiz olduğu ileri sürülmüş ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL’nin tahsili istenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 109/2.maddesinde göre talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz. Çünkü böyle durumlarda davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır (Kuru, Arslan, Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, s.278, 23.Baskı, Ankara-2012). Dava dilekçesine ekli ihtarnameler incelendiğinde davacının alacağını tam olarak hesaplanmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen kısmi dava açmakta davacının hukuki yararı olup olmadığı üzerinde durulmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. … davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, … oybirliğiyle karar verildi.”
BURSA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN KARARI
(T: 01.07.2014, E: 2014 / 181, K: 2014 / 174)
“ … Yargıtay bozma kararına karşı davacı vekili 18/11/2013 tarihli dilekçesi ile karar düzeltme talebince bulunmuştur. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı 24/03/2014 tarih 2013/9440 Esas 2014/2236 Karar sayılı ilamında “Yargıtay ilamında belirtilen geciktirici sebeplere göre, HUMK’nın 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir”. Gerekçesi ile karar düzeltme talebi reddedilmiştir. Bozularak gelen dosya mahkememizin 2014/181 esas sırasında kayıt edilmiştir. 2014/181 esas numarası verilen dosya üzerinden yargılamaya devam edilmiş ve yapılan yargılama sonunda; davacı tarafından talep edilen dava konusu alacağın kooperatif üyesi olan davacının diğer üyelere göre eşitlik ilkesine aykırı olarak fazla ödediğini iddia ettiği katılım bedelinin iadesi talebi olup davacının diğer üyelerin ödediği miktarı bilmesinin mümkün olmadığı ancak yargılama ve bilirkişi raporu ile ödenen üye aidatları ve davacının ödediğini iddia ettiği fazla ödemenin ortaya çıkacağı, nitekim hesaplanan raporlarında bu yönde olduğu davacının bu nedenle kısmi dava açılabileceği mahkemece verilen kararın yerinde olduğu kanaatiyle; Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2013/3004 Esas 2013/5420 Karar sayılı Bozma ilamına uyulmamasına, bir önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.”
* Bu hukukî mütalaa 03.06.2013 tarihinde kaleme alınmıştır.
(1) Reha Poroy / Ünal Tekinalp / Ersin Çamoğlu; Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, Güncelleştirilmiş 11. Basım, İstanbul, 2009, s: 1013.
(2) Gönen Eriş; Uygulamalı Kooperatifler Hukuku, Yenilenmiş 3. Baskı, Ankara, 2001, s: 552 - 553.
(3) Poroy / Tekinalp / Çamoğlu, age, s: 1014.
(4) Poroy / Çamoğlu / Tekinalp, age, s: 1014, no: 1859.
(5) Karar için bkz. Eriş, age, s: 559.