6. HAKSIZ İHTİYATİ HACİZ

• İhtiyati Hacze Konu Taşınırlar İçin Muhafaza Tedbirine Başvurulmamış Olması • Haksız İhtiyati Haciz Sebebiyle Tazminat Talebinin Şartları • Haksız İhtiyati Hacizde Uğranılan Zararın Kapsamının Tespiti • Haksız İhtiyati Haciz Sebebiyle Tazminat Talebinde Uygun İlliyet Bağı
  • HUKUKÎ MÜTALAA*

    A. GİRİŞ

    İstanbul Barosu mensubu Sayın Av. … tarafıma müracaat ederek müvekkili X Bankası Anonim Şirketi ile F. Denizcilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında bir hukukî uyuşmazlık bulunduğunu, uyuşmazlığa ilişkin davanın hâlen İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde E: 2014 / 351 sayılı dosya ile görülmekte olduğunu beyan etmiş ve bu dosya ile ilgili olarak bir yazılı hukukî mütalaa hazırlamamı talep etmiştir.

    Sayın Av. … görülmekte olan davanın mahkeme nezdindeki dosyasının bir örneğini tarafıma tevdi etmiştir. Dosya içindeki dilekçeler ve deliller tam bir tarafsızlıkla incelenmiş ve aşağıdaki bilimsel değerlendirmelere gidilmiştir.

     

      B. UYUŞMAZLIĞIN ÖZETİ

    Davacı F. Denizcilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (F. Denizcilik) dava dışı üçüncü kişi konumundaki Ç.T. Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Ç.T. Tersanesi) ile arasında bir sözleşme bulunduğunu, sipariş ettiği gemilerden birinin inşasında kullanılacak bazı taşınır mallarının davalı X. Bankası Anonim Şirketi (X.) tarafından ihtiyati hacze konu edildiğini, ancak bu ihtiyati haczin haksız olduğunu, haksız ihtiyati haczin inşa hâlindeki “Hull 74 - İmera” isimli geminin inşasını geciktirdiğini, bunun üzerine dava dışı bir diğer üçüncü kişi konumundaki alıcı T. Shipping - 1 Co. Ltd.’nin (T. Ltd) gemiyi konu edinen satış sözleşmesinden döndüğünü, bu nedenle gemiyi yüksek fiyatla satma imkânından mahrum kaldığını dolayısıyla zarara uğradığını, ayrıca bu haksız ihtiyati haczin yarattığı geminin inşasındaki bu gecikme nedeniyle başkaca zararlara da uğradığını, bütün bu zararlarının davalı banka tarafından giderilmesi gerektiğini iddia etmiştir.

    Davalı X. (ihtiyati haciz sırasındaki eski unvanıyla … Bank Anonim Şirketi) ise bu haksız ihtiyati haciz nedeniyle sorumluluğun unsurlarını düzenleyen İİK.m.259/f.1’in şartlarının gerçekleşmediğini dolayısıyla da davanın reddi gerektiğini iddia etmiştir.

     

      C. İNCELENMESİ GEREKEN HUKUKÎ SORUNLAR

      Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için aşağıdaki soruların cevaplandırılması gerekir:

    1. İhtiyaten haczedilen taşınırlar nelerdir?

    2. İhtiyaten haczedilen taşınırlar muhafaza altına alınmış mıdır?

    3. İhtiyaten haczedilen taşınır mallar geminin inşasında kullanılmış mıdır?

    4. İhtiyati haczin geminin inşasını geciktirdiği ve de haksız olduğu varsayımında davacı tazminat talep edebilir mi?

     

    D. İNCELEME ve DEĞERLENDİRME

    I. İhtiyaten Haczedilen Taşınırlar Nelerdir?

    Davacı, 20.07.2011 tarihli dava dilekçesinde, davalı bankanın Ç.T. Tersanesi aleyhine bonoya dayalı olarak İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müracaat ettiğini, anılan mahkemenin 20.10.2009 tarihinde 2009 / 2240 Değişik İş sayılı dosyası üzerinden banka lehine ihtiyati haciz kararı verdiğini, bankanın kararın infazı için İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’ne müracaat ettiğini, anılan İcra Müdürlüğü’nün E: 2009 / 32830 numaralı dosyasındaki talimatına istinaden Tuzla İcra Müdürlüğü’nün E: 2009 / 4627 sayılı dosyasında bu ihtiyati haczi tatbik ettiğini ve bu haciz sırasında kendilerine (yani F. Denizcilik’e) ait iki gemi ile bazı gemi parça ve ekipmanların da haczedildiğini, hâlbuki haczedilen bu gemi parça ve ekipmanlarının büyük bir kısmının Hull 74 - İmera isimli geminin inşasında kullanılmak üzere tersane sahasına getirilmiş olduğunu, haciz sırasında Ç.T. Tersanesi vekili tarafından gemilerin ve taşınır malların kendilerine değil F. Denizcilik’e ait olduğu itirazında bulunulup bunun tutanağa geçirildiğini, ancak davalı bankanın bu istihkak iddiasını kabul etmediğini, icra dosyasındaki haczedilen parça ve ekipmanlara yönelik istihkak iddiasına 03.11.2009 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiğini, bunun üzerine söz konusu parça ve ekipmanlar için Tuzla İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde E: 2009 / 412 numaralı dosya ile davalı banka aleyhine istihkak davası açmak zorunda kaldığını iddia etmiştir.

    Davacının dava dilekçesinden de açıkça anlaşıldığı üzere ihtiyati haciz tatbik edilirken başta iki gemi ve bu gemilerden birinin inşasında kullanılacak parça ve ekipmanların haczedildiği, ancak davacının istihkak iddiası üzerine gemiler üzerindeki hacze devam edilmeyip sadece bazı gemi parça ve ekipmanlar için hacze devam edildiği görülmektedir.

    İhtiyaten haczedilen gemi parça ve ekipmanlarının nelerden ibaret olduğu Tuzla İcra Müdürlüğü’nün 2009 / 4627 Talimat numaralı dosyasına ait 21.10.2009 tarihli haciz tutanağı ile belirlidir. Buna göre ihtiyaten haczedilen taşınırlar şunlardır:

    1. Haciz Tutanağı Sıra No 7: Gemi Sacı,

    2. Haciz Tutanağı Sıra No 10: Gemi Ana Makinası,

    3. Haciz Tutanağı Sıra No 14: Dümen Yelpazesi,

    4. Haciz Tutanağı Sıra No 15: Tuvalet Üniteleri,

    5. Haciz Tutanağı Sıra No 16: Kazanlar,

    6. Haciz Tutanağı Sıra No 17: Borular.

    Haciz tutanağındaki bu tespitin önemi şuradadır. Davacı, 21.10.2009 tarihli haciz tutanağındaki bu taşınırların haksız ihtiyati hacze konu edildiğini, bu haksız ihtiyati haczin tatbiki neticesinde bu taşınır malları kullanma imkânından mahrum kaldığı için sipariş verdiği geminin inşasının geciktiğini, bunun üzerine alıcının satış sözleşmesinden döndüğünü, bu nedenle gemiyi yüksek bir bedelle satma imkânından mahrum kalarak zarara uğradığını ayrıca bu haksız ihtiyati haciz neticesinde başkaca zararlara da uğradığını iddia etmektedir.

    Hemen aşağıdaki başlık altındaki soruya verilecek yanıtlar davacının bu yöndeki iddialarını ispat edip edemediğini ortaya koyacaktır.

     

    II. İhtiyaten Haczedilen Taşınırlar Muhafaza Altına Alınmış mıdır?

    İhtiyaten haczedilen bu taşınırlar, haczedildikten sonra hiçbir muhafaza tedbiri uygulanmayarak alacaklı bankanın muvafakati ile borçlu Ç.T. Tersanesi’ne bırakılmış ve yediemin olarak da borçlu şirket çalışanlarından biri belirlenmiştir.

    Bu konuda taraflar arasında herhangi bir tartışma yoktur.

     

    III. İhtiyaten Haczedilen Taşınırlar Geminin İnşasında Kullanılmış mıdır?

    Taraflar arasındaki tartışma ihtiyaten haczedilen malların geminin inşasında kullanılıp kullanılmadığı noktasında düğümlenmektedir. Davacı ihtiyaten haczedilen taşınır malların geminin inşasında kullanılamadığını, geminin inşasındaki gecikmenin bu nedenle meydana geldiğini iddia ederken; davalı, ihtiyaten haczedilen malların gemide kullanıldığını dolayısıyla da davanın reddi gerektiğini iddia etmektedir.

    Kanımızca davacı, kendi iddiasını ispat edecek yeterli delil ibraz edememiştir. Bilakis davalının dosyaya sunduğu deliller ihtiyaten haczedilen malların geminin inşasında kullanıldığını ve ihtiyati haczin geminin inşasında gecikmeye neden olmadığını ispat etmeye daha elverişli görünmektedir. Şöyle ki:

     

    1. İpotekli Alacaklı … Bankası’nın Yaptırdığı Tespit

    Davacı vekili dava dilekçesinin 5. sayfasında aynen şu açıklamalarda bulunmuştur:

    “ … Adı geçen gemi üzerinde, … Bankası AŞ. lehine 13.02.2009 tarihinde kurulmuş 40.000.000 TL bedelli ipoteği bulunmaktadır. Davalı banka tarafından haczettirilmiş olan parça ve ekipmanlarda Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.943 gereğince bu geminin bütünleyici parçaları (mütemmim cüzleri) olup, bu sebeple de haczedilmeleri mümkün değildir.

    Bu nedenle de … Bankası A.Ş. önce ipoteğe konu gemi ile teferruat ve mütemmim cüzlerinin durumu hakkında delil tespiti yaptırmış, devamında da hem müvekkilimizi hem de Davalıyı hasım göstererek haczedilmezlik şikâyetinde bulunmuştur. Bu dava da hâlihazırda Tuzla İcra Mahkemesi’nin 2010 / 507 E. sayılı dosyasında derdesttir. …”

    Bizzat davacının beyanlarına dayalı olarak dosya içindeki bu delile bakıldığında gerçekten de dava dışı üçüncü kişi konumundaki … Bankası’nın ipotekli alacaklı sıfatıyla Tuzla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müracaat ettiği, E: 2010 / 90 sayılı dosya ile delil tespiti talebinde bulunduğu, mahkemenin bu talebi kabul ettiği, bu amaçla bir bilirkişi kurulunu görevlendirdiği ve bu bilirkişi kurulunun da 06.10.2010 tarihinde bir rapor hazırlayarak mahkemeye sunduğu görülmektedir.

    Anılan bilirkişi raporunda aynen şu açıklamalara yer verilmiştir:

     “ … 3. 1. Gemi Sacı (Haciz Tutanağı Sıra No: 7)

     ….

     İncelemeye konu HULL74-IMERA isimli yapıya ait bu 535,811 ton sac henüz geminin inşasında kullanılmamış olup, inşa sahasında bulunmaktadır (Haciz tutanağı itibariyle haczedilen gemi sacı 5.000 tondur).

     

     3.2. Gemi Ana Makinası (Haciz Tutanağı Sıra No: 10)

     

     Dosyaya sunulu 21.10.2009 haciz tutanağının 10 uncu sırasında yer alan bu ana makinanın inceleme konusu HULL 74-IMERA isimli gemi için satın alınıp hâlihazırda gemide mevcut olduğu müşahede edilmiştir.

     3.3. Dümen Yelpazesi (Haciz Tutanağı Sıra No: 14)

     

     Dosyaya sunulu 21.10.2009 tarihi haciz tutanağının 14 üncü sırasında yer alan bu dümen yelpazesinin inceleme konusu HULL 74-IMERA isimli gemi için satın alınıp hâlihazırda gemide bulunduğu tespit edilmiştir.

     3.4. Tuvalet Üniteleri (Haciz Tutanağı Sıra No: 15)

     

     Dosyaya sunulu 21.10.2009 haciz tutanağının 15 inci sırasında yer alan bahse konu bu tuvalet ünitelerinin, inceleme konusu HULL 74-IMERA isimli gemi için satın alındıkları ve gemide bulundukları tespit edilmiştir.”

     

     Bu belgeler ve keşif sırasında yapılan gözlemler ışığında, dosyaya sunulu 21.10.2009 tarihli haciz tutanağının 16 ncı sırasında yer alan kazanların, inceleme konusu HULL 74-IMERA isimli gemi için satın alındıkları gemide bulundukları tespit edilmiştir.”

     3.6. Borular (Haciz Tutanağı Sıra No: 17)

     

      Hacizli olduğu beyan edilen ve dosyaya sunulu 21.10.2009 haciz tutanağının 17 nci sırasına kayıtlı 1800 metre borunun da mübrez faturalara konu toplam 4779 metre boru ve 550 ünite bağlantı aksamı (rekor, dirsek, manşon, flanş) ile birlikte amacına uygun şekilde gemide bulunduğu görülmüştür. … ”

    Görüldüğü üzere bu bilirkişi raporundaki açıklamalar davacının banka tarafından ihtiyaten haczedilen taşınır mallarının Hull - 74 IMERA isimli geminin inşasında kullanılamayıp bu durumun geminin inşasını geciktirdiği yönündeki iddiasının kabulünü oldukça güçleştirmektedir. Bu delil, tam tersine davalının, ihtiyaten haczedilen malların geminin inşasında kullanıldığına dolayısıyla da ihtiyati haczin geminin inşasını geciktirmediğine yönelik savunmasını dolaylı olarak ispatlayan bir delil olarak kabul edilmelidir.

    Ayrıca belirtmek gerekir ki, raporda her ne kadar ihtiyaten haczedilen mallar arasında yer alan sacla ilgili olarak:

     “ … HULL74-IMERA isimli yapıya ait bu 535,811 ton sac henüz geminin inşasında kullanılmamış olup, inşa sahasında bulunmaktadır. …”

    ifadesine yer verilmiş ise de dava dosyasındaki teknik raporlar anılan sacların geminin inşasında kullanılmış olduğunu dolaylı olarak ispatlamaktadır.

     

    2. İTÜ Öğretim Üyelerince Hazırlanan Özel Teknik Rapor

    Davacının ihtiyaten haczedilen taşınır malların gemide kullanılamayıp geminin inşasını geciktirdiğine dair iddialarını ispat edemeyip bilakis davalının ihtiyaten haczedilen malların geminin inşasında kullanıldığına dair savunmalarını ispat ettiğini gösteren bir diğer delil de İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan teknik rapordur.

    İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan 17.09.2012 tarihli raporun sonuç kısmında aynen şu açıklamalara yer verilmiştir:

     “ … Haciz tarihinde M/T IMERA gemisinin inşaatı yaklaşık % 35 oranında tamamlanmış olup % 65 oranında inşaat tamamlanamamıştır. …

     Haczedilen bu ürünler tersanede muhafaza edilmiş, yeri ve zamanı geldiğinde ise M/T IMERA gemisinin inşaatında kullanılmış ya da yerine monte edilmiştir. İşbu raporun değerlendirmeler kısmında haczedilen ürünlerin gemiye ne zaman monte edildiği açıklanmış olup, inşaatın nasıl ilerlediğine yönelik fikir vermesi açısından bazı önemli tarihler de tabloda gösterilmiştir.

     Raporda sözü edilen mevcut bilgi, belge ve veriler ışığında M/T IMERA gemisinin YAVAŞ seyrettiği, Türkiye’de Tuzla Tersaneler piyasasında ortalama 600 günde tamamlana-bilen M/T IMERA gemisine benzer boyutlardaki 14.000 DWT’luk IMO II Kimyasal Tankerinin, Ç.T. Tersanesinde 1111 günde tamamlanabildiği, bu durumun tersanedeki inşa hızının yavaş olduğunu gösterdiği aşikârdır. İnşa gecikmesinin muhtemel nedenleri hakkında değerlendir-meler kısmında görüş bildirilmiştir.

     X. Bankası tarafından Ç.T. Tersanesinde 21.10.2009 günü yapılan haciz uygulaması nedeniyle M/T IMERA gemisinin inşaatını gecikmeye uğradığını iddia etmek gerçekçi ve doğru bir yaklaşım olamaz. Çünkü inşaatın sürdürüldüğü gün bazında değerlendirme yapılacak olursa; öngörülen 710 günlük inşa süresinin 609 uncu günü haciz uygulanmıştır. Günler nazarı dikkate alınacak olursa M/T IMERA gemisinin yaklaşık % 85 (609 gün/710 gün) oranında tamamlanması gerekirken; tamamlanan inşa blok sayıları açısından bakıldığında ancak ve ancak % 35’i tamamlanabilmiştir.

     

     X. Bankası tarafından Ç.T. Tersanesinde 21.10.2009 günü haciz konulan malların bir kısmı M/T IMERA gemisine ait olmakla birlikte; bu mallar M/T IMERA gemisinin inşaatında kullanılmış olup, denize elverişlilik belgesinin alındığı tarihte de geminin üzerinde bulunmaktadır. Söz konusu malların haczedilmesinin ya da haciz işleminin M/T IMERA isimli Kimyasal Tankerin inşaatını geciktirmediği ve geç teslimine neden olmadığı netice ve kanaatine varılmıştır. …”

    Görüldüğü üzere bu özel raporda yapılan açıklamalar da davacının banka tarafından ihtiyaten haczedilen taşınır mallarının Hull - 74 IMERA isimli geminin inşasında kullanılamayıp bu durumun geminin inşasını geciktirdiği yönündeki iddiasının ispat edildiğinin kabulünü güçleştirmektedir. Bu delil de, tam tersine, davalının ihtiyaten haczedilen malların geminin inşasında kullanıldığı dolayısıyla da ihtiyati haczin, geminin inşasını geciktirmediği yönündeki savunmasını kuvvetlendirmektedir.

    Ayrıca belirtmek gerekir ki, dava dosyasında, davalının sunduğu bu raporda yapılan bilimsel analiz, tespit ve değerlendirmelere karşı çıkan onları çürüten herhangi bir teknik rapor bulunmadığı görülmüştür.

     

    3. Gemi İnşaatı Yüksek Mühendisinin Özel Teknik Raporu

    Davalının talebi üzerine hazırlanan bir diğer özel teknik rapor da 06.06.2014 tarihli rapordur. Gemi İnşaatı Yüksek Mühendisi İ.C. tarafından hazırlanan bu raporda da aynen şu sonuçlara varılmıştır:

     “ … T. Shipping firmasına devredilecek olan 74 inşa no’lu IMERA adlı geminin X. – X. Bankası A.Ş. tarafından yapılan haczin gerçekleştiği 21.10.2009 tarihinde;

    - Geminin haciz öncesinde yaklaşık 12 aylık bir zaman diliminde gecikmeye sahip olduğu,

    - Gemi ve malzemelere uygulanan hacizlerin fiili olarak gerçekleşmemesi ve yapılan mahkeme tespitinde gemide olduklarının görülmesi sebebi ile ve gemi sacının ise 500 tonunun konu gemiye ait olması ve geminin denizde olması nedeni ile haczedilen malzeme ve ekipmanların fiziki bir gecikmeye sebebiyet vermediği … ”

    Bu rapordaki tespitler de davacının geminin inşasının davalının ihtiyati haczi nedeniyle geciktiğine dair iddialarının kabulünü oldukça güçleştirmekte bilakis davalının, ihtiyati hacze rağmen malların geminin inşasında kullanıldığını ve dolayısıyla da ihtiyati haczin, geminin inşasını geciktirmediğine dair savunmasını hiç değilse dolaylı olarak ispatladığının kabulünü gerektirmektedir.

    Ayrıca belirtmek gerekir ki, dava dosyasında, davalının sunduğu bu raporda yapılan bilimsel analiz, tespit ve değerlendirmelere karşı çıkan onları çürüten herhangi bir teknik rapor bulunmadığı görülmektedir.

     

    4. Ç.T. Tersanesinin İflas Erteleme Talebindeki Beyanları

    Davacının, geminin inşasının davalının ihtiyati haczi nedeni ile geciktiğine ilişkin iddiasını ispat külfeti ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus da şudur: Takip borçlusu durumunda bulunan Ç.T. Tersanesi ihtiyati haczin tatbik edildiği tarihten tam 20 gün sonra 12.11.2009 tarihinde iflas ertelemesi talebinde bulunmuştur. Nitekim Ç.T. Tersanesi’nin iflas erteleme talebini gerekçelendirirken dava dilekçesinde yer verdiği açıklamalar gecikmenin kaynağının ne olabileceği hususunda kanımızca önemli ipuçları vermektedir. Bu ifadeler aynen şu şekildedir:

    “…Gemi üretimi ve siparişi krizden ilk etkilenecek sektörlerden birisidir. Global kriz nedeniyle üretim azalmış birçok sektörde durmuştur. Bu durum gemilerin yük taşıyarak para kazanmalarına önemli bir engel teşkil etmiştir. Mal üretilemezse taşınan mal da yoktur. Geminin para kazanması da mümkün değildir… açıklandığı … sebeple gemi siparişleri otomatikman durmuş ve elde üretilmekte olan gemiler alıcı bulamamış, satılanların da bedelleri ödenemez hale geldiği için …”

    Kanımızca dava dışı üçüncü kişi konumundaki Ç.T. Tersanesi’nin haczin tatbik edildiği tarihten tam 20 gün sonra iflas erteleme talebinde bulunurken yaptığı bu açıklamalar da davacının geminin inşasının davalının bazı gemi parçalarını ve ekipmanını ihtiyaten haczettirmesi nedeniyle geciktiği yönündeki iddiasının ispatlanmasına hizmet edecek nitelikte değildir. Bilakis, Ç.T. Tersanesi’nin bu açıklamaları davalının ihtiyati haczin geminin inşasının gecikmesine neden olmadığı yönündeki savunmasını teyit etmektedir. Onun bu savunmalarını hiç değilse dolaylı olarak ispat ettiğinin kabulünü gerektirmektedir.

     

    5. Davacının Ç.T. Tersanesi’ne Yazdığı Yazı

    Davacının, davalı bankanın ihtiyati haczi nedeniyle geminin inşasının geciktiğine dair iddiasına ilişkin ispat külfetini yerine getirip getirmediği sorusuna ışık tutacak bir diğer belge de davacının 24.11.2008 tarihinde Ç.T. Tersanesi’ne hitaben kaleme aldığı bildirimdir. Anılan yazıda aynen şu ifadelere yer verilmiştir:

    “ … F. Denizcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından Ç.T. Tersanesi’nde inşa ettirilmesi planlanan 75 – 80 Hull numaralı Kimyasal Tanker projelerinin inşa finansmanını sağlamak üzere sözleşme yapmış olduğumuz banka, tek taraflı olarak söz konusu finansmanı geri çektiğini bildirmiştir. … Finansmanın geri çekilme bildirimini takiben, alternatif finansman arayışlarına başlamış bulunmaktayız. Projelerle ilgili devam ya da iptal kararı, bu arayışlarımızın neticesine göre netlik kazanacaktır. … ”

    Bu belgede yapılan açıklamalar da davacının, dava dışı Ç.T. Tersanesi ile yaptığı 5 adet gemi siparişini finansman arayışı nedeniyle belirsiz bir süre için askıya aldığını göstermektedir. Bu belge de davacının, geminin inşasının davalının ihtiyati haczi nedeniyle geciktiği yönündeki iddiasını teyit etmeyip bilakis davalının savunmalarını güçlendirmektedir.

    Yukarıda ortaya koyduğumuz bütün bu deliller davacının, geminin inşasının davalının ihtiyati haczi nedeniyle geciktiği yönündeki iddiasına ilişkin ispat külfetini yerine getiremediğini göstermektedir. Davalı, kanımızca dosyaya sunduğu bu belgelerle ihtiyati hacze konu malların gemide kullanıldığını ispatlamış sayılmalıdır.

    Ayrıca davalı sunduğu bu delillerle geminin inşasındaki gecikmenin, ihtiyati hacizden kaynaklanmayıp başkaca nedenlerden kaynaklandığını, özellikle dava dışı Ç.T. Tersanesi’nin içinde bulunduğu finansal güçlük, dünyadaki ekonomik krizin denizcilik sektöründeki olumsuz etkileri ve davacının finansman arayışından kaynaklanmış olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu ortaya koymuştur.

     

    IV. İhtiyati Haczin Geminin İnşasını Geciktirdiği ve Haksız Olduğu Varsayımında Davacı Tazminat Talep Edebilir mi?

    Yukarıdaki üç soruyu incelerken davacının iddialarını ispatlayamadığı, zira ihtiyati hacze konu edilen taşınır malların geminin inşasında kullanılmış olduğunun kabulünün gerektiği sonucuna varmış bulunuyoruz. Bu nedenle davadaki diğer tartışmalardan özellikle ihtiyati haczin haksız olup olmadığı sorusunun da ele alınmasına ihtiyaç bulunmadığı kanısındayız.

    Bununla birlikte bir an için davacının, haczedilen taşınırların geminin inşasında kullanılamadığını ve ihtiyati haczin de haksız olduğunu ispatladığını varsayalım. Bu ihtimalde de davacının taleplerinin kabul edilebilmesi için onun zarara uğradığını ve uğradığı zararlarla haksız ihtiyati haciz arasında uygun neden sonuç bağı bulunduğunu ispat etmekle yükümlü olduğu gözden uzak tutulamaz. Bu noktada da iki hususun dikkate alınması gerekir:

     

    1. Davacı, Ancak Haksız İhtiyati Haczin Uygulandığı Dönemde Uğradığı Zararlarının Giderilmesini Talep Edebilir

    Davacı, haksız ihtiyati haciz süresince uğradığı zararların giderilmesini talep edebilmelidir. Gerçekten de ihtiyaten haczedilen taşınırlara muhafaza tedbiri uygulanıp bunlar borçlunun hâkimiyet alanından çıkarılmış olsaydı iddia edilen gecikmenin, gemi inşasında kullanılacak olan bu parçaların kullanılamamasından kaynaklandığı yani ihtiyati haciz ile geç teslim arasında illiyet bağının bulunduğu kabul edilebilirdi. Bu durumda ise ancak söz konusu parçaların kullanılamadığı zaman dilimi için bu parçaların kullanılmasından mahrum kalınması sebebiyle karşı karşıya kalınan zarar bakımından bir talepte bulunulabilirdi.

    Doktrinde Deynekli / Saldırım da konuya ilişkin “Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz” isimli monografik çalışmalarında bu mesele hakkında aynen şu açıklamalarda bulunmuşlardır(1):

    “ … Alacaklının tazminle yükümlü olduğu zarar, borçlunun (veya üçüncü şahsın) haksız olarak ihtiyaten haczedilen mallar üzerinde tasarruf hakkının kısıtlanmasından kaynaklanan zararlardır. Mahkeme tazminatın miktarını takdir ederken, ihtiyaten haczedilen malların mahiyet ve kıymetlerini, ihtiyati haczin devam ettiği süreyi ve borçlunun (veya üçüncü şahsın) haczedilen mallar üzerinde tasarruf etmedeki yararını dikkate alır. … ”

    Doktrinde Cengiz Serhat Konuralp da konuya ilişkin “İcra ve İflas Hukukunda İhtiyati Tedbirler” adlı monografik eserinde bu mesele ile ilgili olarak aynen şu açıklamalarda bulunmuştur(2):

    “ … Aleyhine ihtiyati tedbir kararı alınmış ve icra edilmiş olan karşı tarafın veya bir üçüncü kişinin bu haksız ihtiyati tedbirden bir zarar görmüş olması gerekir. … Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle ödenmesi gereken zarar ihtiyati tedbir kararının icra edildiği tarihle ihtiyati tedbirin sona erdiği tarih arasındaki dönemde oluşan zarardır. Zarar ile haksız ihtiyati tedbir arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Zarar, haksız ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmesinin bir sonucu olmalıdır. Zarar ile haksız ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmesi arasında bir bağlantı bulunmuyorsa lehine ihtiyati tedbir kararı verileni tazminle sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır. … ”

     

    2. Davacı, Ancak Haksız İhtiyati Hacze Uygun İlliyet Bağıyla Bağlı Zararlarının Giderilmesini Talep Edebilir

    İncelemekte olduğumuz varsayım dâhilinde davacının, haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararlarının giderilmesini talep edebilmesi için haksız ihtiyati haciz ile oluşan zararlar arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu ispat etmesi gerekir(3).

    Zararın haksız ihtiyati hacizden kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirlenirken uygun illiyet bağı teorisinden yararlanılacaktır. Nitekim doktrinde Deynekli / Saldırım da bu konuda aynen şu açıklamalarda bulunmuşlardır(4):

    “ … Nedensellik bağı ile ilgili teorilerden uygun illiyet bağı teorisinin uygulanması gerektiği kabul edilmektedir. Bu teori uyarınca olayların normal akışı, genel hayat tecrübelerine göre haksız ihtiyati haczin somut olaydaki zararı meydana getirmeye mahiyeti ve ana temayülü itibariyle elverişli olup olmadığının saptanması gerekir. Bu saptama, zararın türü ve miktarı açısından da yapılmalıdır. … ”

    Dosyaya bu açıdan bakıldığında davacının uğradığını iddia ettiği zararlarla haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu ispatlamış olduğu kabul edilemez. Davalı, savunmalarında davacının zararlarının geminin inşasının gecikmesi nedeniyle değil dünya ekonomisinde meydana gelen kriz nedeniyle oluştuğunu iddia etmiş ve bu savunmalarını teyit eden deliller sunmuştur. Şöyle ki:

    a. İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi, Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri tarafından hazırlanan raporda bu konuda aynen şu açıklamalara yer verilmiştir:

    “ … Dünya ölçeğinde yeni gemi inşaatı talebi 2007 yılına kadar zirve yapmış olup, 2008 yılında göreceli olarak durgunluğa giren gemi inşaat sektörü, yeni gemi inşa talebinin son derece kesin şekilde azalma yaşadığı 2009 yılında ciddi krize girmiştir. 2007 yılına kadar talebe karşılık veremeyen ve vardiyalı çalışan tersaneler 2009 yılından itibaren siparişlerin ani kesilmesi ve sipariş iptalleriyle ciddi bir bunalıma girmiştir. … ”

    b. Yukarıda da belirttiğimiz üzere takip borçlusu durumunda bulunan Ç.T. ihtiyati haczin tatbik edildiği tarihten tam 20 gün sonra 12.11.2009 tarihinde iflas ertelemesi talebinde bulunmuştur. Bu dilekçede aynen şu açıklamalara yer verilmiştir:

    “ … Gemi üretimi ve siparişi krizden ilk etkilenecek sektörlerden birisidir. Global kriz nedeniyle üretim azalmış birçok sektör de durmuştur. Bu durum gemilerin yük taşıyarak para kazanmalarına önemli bir engel teşkil etmiştir. Mal üretilemezse taşınan mal da yoktur. Geminin para kazanması da mümkün değildir… açıklandığı… sebeple gemi siparişleri otomatikman durmuş ve elde üretilmekte olan gemiler alıcı bulamamış, satılanların da bedelleri ödenemez hale geldiği için … ”

    c. Gemi İnşaatı Yüksek Mühendisi İ.C. tarafından hazırlanan 06.06.2014 tarihli özel raporda bu konuda aynen şu açıklamalara yer verilmiştir:

    “ … haczedilen malzeme ve ekipmanların fiziki bir gecikmeye sebep vermediği dünyada yaşanan ekonomik kriz ve gemi inşa sanayinin sipariş iptalleriyle gündemde olduğu 2009 yılında siparişi iptal edilen M/T IMERA gemisinin ekonomik sebeplerle iptal edildiği … ”

    d. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği tarafından hazırlanan “Türkiye Sanayisine Sektörel Bakış: Gemi İnşa Sanayi, Ekim 2010, (Yayın NO: TÜSİAD – T / 2010 – 10 - 504)” başlıklı raporda aynen şu açıklamalara yer verilmiştir:

    “ … Faal durumda olan 67 tersanenin önemli bir kısmı 2008 krizi sonrasında yeni sipariş sıkıntıları ve mevcut siparişlerdeki kredi sıkıntıları dolayısı ile gemi bakım –onarımına yönelmiştir.

     … 2009 ve 2010 yıllarında ise gemi siparişlerinin her yıl neredeyse yarı yarıya azalması sonucunda Türkiye toplam GRT’de … 4. sıraya düşmüştür. … ”

    Davalının sunduğu belgelerdeki tüm hususlar, davalının davacının uğradığını iddia ettiği zararın gerçekte dünyadaki ekonomik krizden kaynaklandığı yönündeki savunmasını dolaylı olarak ispat ettiğinin kabulünü gerektirmektedir.

     

    E. SONUÇ

    1. İhtiyati hacze konu edilen taşınırlar için haciz tatbik edilirken herhangi bir muhafaza tedbiri uygulanmamıştır. Bu taşınırlar takip borçlusunun elinde bırakılmış ve fiilen geminin inşasında kullanılmıştır.

    2. Bu durumda davacının, davalının ihtiyati haczinin geminin inşasını geciktirdiği yönündeki iddialarını ispatladığı kabul edilemez. Hâl böyle olunca da davacının tazminat taleplerinin reddi gerekir.

    3. Bir an için davacının ihtiyati hacze konu edilen taşınırların geminin inşasında kullanılamadığı dolayısıyla da geminin inşasının bu nedenle geciktiği yönündeki iddiasını ispatladığı varsayılacak olsa dahi durum değişmez. Zira bu olasılıkta da davacının, ihtiyati haczin haksız olduğunu ve bu haksız ihtiyati haciz ile uğradığını iddia ettiği zararlar arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu ispat etmesi gerekir. Hâlbuki dosyadaki tüm veriler ihtiyati haciz ile davacının uğradığını iddia ettiği zararlar arasında uygun illiyet bağının kurulamadığına bilakis davacının zararlarının temelinde dünyada yaşanan ekonomik krizin bulunduğuna işaret etmektedir.

     


  •  

     

     

     

     


     

     



    * Bu hukukî mütalaa 17.03.2015 tarihinde kaleme alınmıştır.

    (1) Adnan Deynekli / Mustafa Saldırım; Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz, 6098 sayılı TBK. ve 6100 sayılı HMK İşlenmiş 3. Bası, Ankara, 2011, s: 193 - 194.

    (2) Cengiz Serhat Konuralp; İcra ve İflas Hukukunda İhtiyati Tedbirler, İstanbul, 2013, s: 170 - 171.

    (3) Baki Kuru / Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz; İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2014, s: 448.

    (4) Deynekli / Saldırım, age, s: 192.

    Tasarım ve yazılım NEVRES ürünüdür.
    Av. Prof. Dr. İlhan Helvacı Hukuk Bürosu
    Quasar Tower, No: 2807, Büyükdere Caddesi, No: 76, 34394, Şişli, İstanbul – Türkiye
    Tel: +90 212 263 35 25 Faks: +90 212 263 35 26
    X